Sosyal Medya Etiketi
20:30:00Merhaba! Ben bu etiket yapma işini çok sevdim ya, yeni etiketler buldukça yapmak istiyorum c: Bu sefer ilk gördüğüm andan beri çok hoşuma giden bir etiket ile karşınızdayım; Sosyal Medya Etiketi!
Çok sevdiğin 140 sayfadan az bir kitap
“Rastlantı
sonucu eline geçidiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu
bir tutkuya dönüştüren ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan
Dr. B.'nin öyküsüdür görünüşte Satranç. Ama derinlerde bir veda mektubudur
aslında.”
Herkesin okuman için baskı yaptığı bir kitap
"Birisi seni içeri almazsa sonunda kapıyı çalmaktan vazgeçersin. Demek istediğimi anlıyor musun?"
Tam olarak baskı diyebilir miyiz bilmiyorum ama bu kitabı okumamdaki en büyük etken takip ettiğim kitap hesaplarıydı. Kitap çıktığı zamanlarda çok daha popülerdi ve çoğu kitap hesabı kitap hakkında olumlu yorumlar yapmışlardı. Ben de bir süre sonra bir nevi mahalle baskısı hissederek bu kitabı okudum. Fakat ben herkes kadar beğenemedim.
Benim en çok sevdiğim Genç Yetişkin Distopya serisi sanırım
Kızıl İsyan. Hemen hemen her kitap önerime koyuyorum. Kızıl Yükseliş’ i çıkar
çıkmaz alıp çok, çok, çooooooook sonra okumuştum ama Altın Oğul’u İstanbul
TUYAP 2015 fuarında çalıştığım zaman okumuştum ve kitaba bayılmıştım. Benim
gözdem sanırım Altın Oğul çünkü daha entrikalı, daha düşündürücü bir kitap.
Yine de ikisi de benim bebeklerim *-*
Çelik güçtür. Para güçtür. Ancak bütün dünyalarda
esas güç, kelimelerdir.
Sabır ve itaat, genç adam. Sabır,
kahramanlığın özüdür; itaat de insanlığın. Büyüklerini dinle.
Ev, vardığın yer değil, her yer kararırken
ışığı bulduğun yerdir.
"Gurur sadece rüzgâra karşı
bağırmaktır." Başını iki yana salladı. "Hepimiz öleceğiz ve evren hiç
umursamadan var olmaya devam edecek. Sahip olduğumuz tek şey rüzgâra karşı o
bağırış. Nasıl yaşadığımız, nasıl öldüğümüz. Ve düşmeden önce nasıl
durduğumuz."
Bilge adamlar tarih kitapları okur, güçlü
adamlar ise onları yazar.
Biz hayatlarımızdaki konumdan ibaret
değiliz. Biz, biziz; yaptıklarımızın, yapmak istediklerimizin ve yakınımızda
tuttuğumuz insanların toplamıyız.
Serinin hayranları
beni lütfen taşlamasın ama durum böyle. Açlık Oyunları’nı ilk okuduğumda 6. Sınıfa
gidiyordum. Seriye bayılmıştım. O zamanlar çok sık kitap okumadığım düşünülürse
ilk kitabı bir günde bitirmem benim için bir başarydı ve resmen kitabı elimden
bırakamamıştım. Fakat yaklaşık 6 sene sonra seriyi tekrar okumaya karar verip
ilk kitaptaki eksikliklerin farkına vardım. Şimdi favori serilerim arasında
değil ama yine de Genç Yetişkin Distopya türünün bir nevi öncüsü olduğu için
seviyorum Açlık Oyunları’nı.
Hayatımda gördüğüm en
güzel kapak *-*
Filme
dönüştürülmesini istediğin bir kitap
Aslında bu soru için daha farklı
cevaplarım vardı ama aralarında en iyi uyarlamanın Meleğin Düşüşü olacağını
düşünüyorum. Keşke film olsa :’)
Herkese
önerdiğiniz bir kitap
Şeker Portakalı benim küçükken
okumaya çalışıp anlamadığım bir kitaptı. Geçen sene tekrar elime aldım ve
hayatımı etkileyen kitaplardan biri oldu. Zeze’nin o kocaman kalbinde kurduğu
dünyası içinizi burkacak, yüreğinizi ısıtacak ve sizi gözyaşlarına boğacak.
Okuyun, okutun.
“Onu düşünmekten kendimi alamıyorum, şimdi acının ne olduğunu gerçekten
biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak
değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak
güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile
yok eden şeydi. “
0 yorum